Suriye halkının ve Beşar Esad’ın 13 yıllık direnişi son bir haftada ani bir saldırı karşısında Suriye Ordusu’nun savaşmaktaki isteksizliği, hızlı geri çekilişi ve akabinde dağılmasıyla son buldu. Böylece Ortadoğu’daki son seküler devlet de yıkılmış oldu.
Şunu baştan ortaya koyalım Suriye’de El-Kaide ve IŞID artığı cihatçı çetelerin tamamı ABD’nin ve bölgedeki terör devleti İsrail’in müttefikidir. 15 yıldır ABD emperyalizmi, İsrail ve bölgedeki gerici unsurlar gırtlağına çöktüğü Suriye’yi nihayet çökertmeyi başardı. Bundan sonra Suriye’nin etnik ve mezhepsel parçalanması çok daha hızlı bir biçimde devam edecektir.
İsrail Filistin direnişini boğmak için yaptığı gibi “önce sol tandanslı veya seküler direniş unsurlarını tasfiye etmek için radikal İslami unsurları destekleyip, sonra İslami unsurları daha kolay kriminalize ederek işgalini meşru kılmaya çalışma” stratejisini bu sefer de uygulamaya koymuş oldu. İsrail hiç hız kesmeden Golan tepelerini ilhak edecektir. (Lübnan’daki Litani nehrinin güneyini de ilhak etmek istiyor) Bunun dışında hem İran’ın bölgedeki bütün iddiasını kırdı hem direniş eksenini çökertti hem de istediği istikrarsızlığı yaratmış oldu. Şüphesiz burada en büyük kazanan İsrail oldu.
ABD tarafında ise denklem biraz daha girift. Hem yönetim değişikliği öncesi bölgedeki müttefikine yardım etmiş oldu, hem Rusya’ya karşı cephelerinden birinde kazanmış oldu hem de Çin’in İpek Yolu projesine en büyük engeli koymuş oldu. Ancak bütün bunlar daha detaylı bir değerlendirmeyi hak ediyor.
İran ve bölgesel güç olma iddiası büyük bir darbe aldı. Muhtemelen sıradaki kendisi. O yüzden ABD ve İsrail ile bir çeşit barış masasına oturmaya razı olacak. Rusya ise Akdeniz’deki yegane üssü ve müttefikini de kaybederek küresel bir oyuncu olabileceği iddiasını kaybetti. Önümüzdeki on yıllarda diğer cephelerde (Ukrayna, Gürcistan – Kafkaslar, Orta Asya) yaşanan gelişmelere göre Rusya’nın durumu daha belirginleşecek.
Türkiye her zamanki gibi emperyalist babalarına hizmetini gerçekleştirerek karşılığında Erdoğan’ın ömür boyu başkanlığını garanti altına almak adına cihatçı çetelerin zaferinde şüphesiz en aktif rolü oynadı. Bugün ülkemizi genişlettik, bayrak astık, fetih yaptık vs. diye sevinen aşırı milliyetçi ve Neo Osmanlıcı çevreler ve elbette bütün Türkiye halkı çok geçmeden yanıbaşında kurulan bu İslam Emirliği’nden çok pişman olacak ve Türkiye hızla Pakistanlaşma sürecine girecek.
En büyük kaybeden ise elbette Suriye halkı, Suriye’deki aleviler, ortodokslar, dürziler ve seküler, modern bir yaşam sürmeye çalışan bütün aileler ve insanlar. Libya’da, Irak’ta, Afganistan’da ne olduysa Suriye’de yaşanacak da o. Çok geçmeden cihatçılar katliamlarını gerçekleştirmeye başlayacak. Kesilen kafalar, kurşuna dizilen insanlar göreceğiz. Hemen akabinde ise kazanan gruplar birbirleriyle çatışmaya başlayarak sonu gelmez bir talan, yağma ve tüm dünyaya terör ihraç eden bir selefi bataklığı ortaya çıkacak. Şimdi sevinen batılı liberaller ise 10 yıl geçmeden Esad dönemi güzellemelerine başlayacak.