Konu Başlıkları
İstanbul – Gazeteci, belgesel yapımcısı ve ekoloji aktivisti Hakan Tosun, 10 Ekim 2025 Cuma gecesi İstanbul Esenyurt’ta uğradığı fiziksel saldırının ardından girdiği komadan çıkamayarak 13 Ekim 2025 Pazartesi günü hayatını kaybetti. Beyin kanaması geçiren ve üç gün boyunca yoğun bakımda yaşam mücadelesi veren Tosun’un şüpheli ölümü, Türkiye’deki tüm basın ve ekoloji çevrelerinde büyük bir öfke ve adalet talebine neden oldu. Soruşturma kapsamında iki şüpheli tutuklanırken, saldırının gazetecinin son dönemde takip ettiği rant ve ekoloji karşıtı projelerle bağlantılı olabileceği şüphesi giderek güçleniyor.
Hastaneye Kaldırılma ve 27 Saatlik Karanlık
Hakan Tosun, 10 Ekim’i 11 Ekim’e bağlayan gece İstanbul Esenyurt Mehmet Akif Ersoy Mahallesi’ndeki evine giderken kimliği belirsiz kişilerce saldırıya uğradı. Başına aldığı darbeler sonucu yol kenarında baygın halde bulunan Tosun, ambulansla Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’ne kaldırıldı.
Ailesinin ve dostlarının en büyük tepkisi, Tosun’un hastaneye yatırılış sürecindeki ihmallere oldu. Üzerinde kimlik bulunmadığı gerekçesiyle, ailesine Tosun’un yoğun bakımda olduğu bilgisi tam 27 saat sonra ulaştırılabildi. Kardeşi Öznur Tosun, hastane önünde yaptığı açıklamada; “Karıncayı bile incitmeyen Hakan Tosun, kimliksiz biri değildi. Neden parmak izi okutulmadı, yüz taraması yapılmadı? Polis neden aileye bilgi vermedi?” diyerek yetkililere sert sorular yöneltti.
İki Tutuklu Şüpheli ve Çelişkili İfadeler
İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün açıklamasına göre, olayla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında kamera kayıtlarından yola çıkılarak saldırıyı gerçekleştirdiği tespit edilen A.M. (18) ve A.Ş. (24) isimli iki şüpheli yakalanarak 12 Ekim 2025 tarihinde tutuklanmıştır.
Ancak soruşturmanın seyri, olayın basit bir adli vaka olmadığı şüphelerini beraberinde getirdi. Gazeteci Tosun’un avukatları, tutuklanan şüphelilerin ifadelerinde; Tosun’un alkollü olduğu, uygunsuz davrandığı ve kendilerine hakaret ettiği gibi, Tosun’un kimliğiyle bağdaşmayan ve olayı bir ‘kavga’ olarak göstermeyi amaçlayan çelişkili beyanlarda bulunduğunu aktardı.
Soruşturmadaki Delil Eksikliği ve Hedef Gösterme Şüphesi
Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi Avukat Hakan Bozyurt, dosya kapsamında önemli eksiklikler olduğunu vurguladı:
- Kayıp Görüntüler: Tosun’un metrobüse binip olay yerine yaklaştığı süreçteki kamera görüntülerinin dosyada eksik olduğu belirtildi. Avukat Bozyurt, olayı aydınlatacak görgü tanıklarının ve ek kamera kayıtlarının dosya için hayati önem taşıdığını ifade etti.
- Delil Karartma İddiaları: Basına yansıyan haberlerde, saldırının gerçekleştiği yerdeki bazı kamera görüntülerinin, soruşturma makamlarından önce şüpheli yakınları tarafından alınmış olabileceği iddiaları ortaya atıldı.
Siyasi ve Çevreci Gruplardan Güçlü Tepkiler: ‘Hakan Tosun’a Ne Oldu?’
Tosun’un şüpheli ölümü üzerine siyasi partiler ve çevre örgütleri ve meslektaşları saldırının kasıtlı bir cinayet olduğu ve mesleki faaliyetleriyle doğrudan bağlantılı olabileceği ihtimali üzerinde durdu ortak bir dille olayın aydınlatılmasını talep etti:
- Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Sibel Suiçmez, “Doğayı, hakikati ve yaşamı savunan gazeteci ve belgeselci Hakan Tosun’u alçakça bir saldırıda kaybettik. Bu insanlık dışı eylem tüm yönleriyle soruşturulmalı ve failler hızla adalete teslim edilmeli,” dedi.
- Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Milletvekili Perihan Koca, saldırının amacına dair çarpıcı bir soru yöneltti: “İçimiz öfke ve kederle dolu. Direnişin hafızasını belgeleyen bir gazeteci sokak ortasında dövülerek katledildi. Bu cinayet, kurumsal ekolojik suçları korumak için kiralanmış bir çete tarafından mı işlendi?“
- Tutuklu TİP Hatay Milletvekili Can Atalay, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Tosun’un son dönemde Hatay’daki 6 Şubat depremi sonrası rant çetelerinin gölgesindeki kamulaştırma ve TOKİ projeleri mağduriyetlerini haberleştirdiğini hatırlatarak, saldırının nedeninin bu haberler olduğunu açıkça ima etti.
- İklim Adaleti Koalisyonu üyesi Dr. Demet Parlar, “Hakan Tosun’a ne oldu?” sorusunun yanıtı bulunana kadar sorulmaya devam edileceğini belirterek, cezasızlığın ortadan kaldırılmasını talep etti.
- Çevre Örgütlerinden Ortak Acı ve Öfke: Çevre örgütleri, Tosun’un ekolojik davalara olan kararlılığını vurguladı:
- Polen Ekoloji Kolektifi: “Derin üzüntü ve öfke içindeyiz. Hakan bir direnişçiydi. O bizim hafızamızdı. Onun başına gelenler hepimizin başına geldi.”
- Muğla Çevre Platformu (MUÇEP): “Yas tutuyoruz. Fotoğraf makinesiyle doğanın ve gerçeğin peşinden koşan arkadaşımız gitti. Ağaçlar, kayalar, kuşlar hep bir ağızdan soruyor: Hakan Tosun’a ne oldu?”
- WWF-Türkiye: “Gazeteci ve doğa savunucusu Hakan Tosun’un vefatını büyük bir üzüntüyle öğreniyoruz. Bu trajik olayın bir an önce aydınlatılmasını ve adaletin yerini bulmasını umuyoruz.”
Soru Önergesiyle Konu Meclis Gündeminde
DEM Parti İstanbul Milletvekili Celal Fırat, Hakan Tosun’un ölümüyle ilgili tüm karanlık noktaların aydınlatılması amacıyla TBMM’ye bir soru önergesi sundu. Fırat, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya hitaben verdiği önergede, saldırının Tosun’un gazetecilik faaliyetleriyle bağlantılı olup olmadığının araştırılmasını istedi. Önerge, özellikle şu kritik sorulara odaklanmaktadır:
- Saldırının, Tosun’un Hatay deprem bölgesindeki rant ve kamulaştırma çalışmalarına ilişkin yaptığı haberler ile bağlantısı olup olmadığı araştırılmakta mıdır?
- Tosun’un hastaneye kaldırıldıktan sonra kimliğinin neden geç tespit edildiği ve ailesine neden geç ulaşıldığı konularında ihmali olan kamu görevlileri hakkında bir soruşturma açılmış mıdır?
- Tutuklanan şüphelilerin Tosun’u darp etme nedeni ile ilgili çelişkili ifadeleri karşısında, olay bir kasten öldürme vakası olarak mı soruşturulmaktadır?
Bu sorular, soruşturmanın basit bir adli vakadan ziyade, bir faili meçhul cinayet şüphesi altında incelenmesi gerektiğini gösteriyor.
HAKAN TOSUN: KİMDİR, MÜCADELESİ VE MESLEKİ YAŞAMI
Hakan Tosun, arkasında sadece bir gazetecilik kariyeri değil, aynı zamanda Türkiye’nin en kritik ekoloji ve toplumsal direniş noktalarını kayıt altına alan bağımsız bir miras bıraktı.
Mesleki Kariyeri
Hakan Tosun 1975 yılında İstanbul’da doğdu. Medya sektörüne 1993’te özel radyoların yayın hayatına girmesiyle teknik danışman olarak başladı. 1998’de İzmir’e yerleşerek yerel televizyon kanallarında haber montaj operatörü olarak çalıştı. 2009 yılından itibaren ise televizyonculuktan ayrılarak belgesel yapımcılığına odaklandı. Kendi kurduğu “Doğa ve Kent Aktivizm Documentary” adlı yapım şirketinde yönetmenlik yaptı. Bağımsız gazetecilik çizgisini, toplumsal olaylara ve ekolojiye odaklanan yapımlarıyla sürdürdü.
Direnişin ve Hakikatin Kamerası
Hakan Tosun, mesleğini sadece bir haber aktarımı değil, toplumsal farkındalık yaratmanın bir aracı olarak gördü. Ekoloji mücadelesinin bir neferiydi ve kamerası daima doğanın, yaşamın ve haksızlığa uğrayanların sesi oldu. Mücadeleci kimliğini yansıtan ve toplumsal hafızada yer edinen Validebağ Direnişi, Tekel İşçileri, Büyük Anadolu Yürüyüşü, Dönüşüm (Gentrification), Çatılara Doğru gibi belgesellerle dikkat çekti.
Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) ve Polen Ekoloji Kolektifi gibi çevre örgütleri, Tosun’u “enerjisi hiç bitmeyen bir direnişçi” ve “bizim hafızamız” olarak tanımlayarak, onun mücadelesinin Samandağ’dan Akbelen’e, Kaz Dağları’ndan Validebağ’a uzanan tüm yaşam savunucuları için ilham kaynağı olduğunu belirtti.
Son Vasiyeti: Organ Bağışı
Hakan Tosun, ne yazık ki uğradığı saldırının sonuçlarına dayanamayarak 13 Ekim’de hayatını kaybetti. Ailesi, yaşamı boyunca iyilik için mücadele eden Tosun’un vasiyetini yerine getirerek organlarını bağışladı.
Gazeteci, aktivist ve belgeselci Hakan Tosun’un ölümü, “hakikatin izini süren” herkesin can güvenliği konusunda endişeleri artırırken, tüm kamuoyu “Hakan Tosun’a ne oldu?” sorusunun tam ve şeffaf bir şekilde aydınlatılmasını talep ediyor. Faillerin ve saldırının arkasındaki güçlerin ortaya çıkarılması için adli sürecin yakından takip edileceği belirtiliyor.
